Yabancı perakendecinin, verimliliğe ve mağaza matematiğine göre işine yön verdiğini söyleyen Retail Türkiye yazarı Ercüment Tunçalp, konu hakkında şu açıklamada bulundu:
“Bizdeki gibi olaya paçal olarak bakmazlar. Örneğin 100 mağaza içindeki verimsiz 10 şubeyi yıllarca idare etmez, kesip atarlar. Bölge verimsizse oradan hemen çıkarlar.
Bir mağazanın reel büyümesine bakarlar. Ciro yüzde 8 artmış ama enflasyon yüzde 10 olmuşsa, bizimkiler gibi gösterişli sunumlar yapmazlar, tedbir alırlar.
Türkiye bazı yabancı markalara neden verimsiz geliyor?
- Gerek yatırımcımız, gerekse kiracılar açısından matematik fazla dikkate alınan bir şey değildir. Yatırımcı döviz gelirini artırmanın peşindedir, kiracı ise o günün hesabı yerine, gelecekte işlerin açılması ümidiyle sabırla beklemektedir. Önemli bir anlayış farkı budur.
- Kiraların Dolar ve Euro üzerinden alınması, gidenlerin en önemli ve haklı şikayetleridir.
Basit bir örnekle açıklayayım. Mango’nun Nişantaşı’nda boşalttığı 500 metrekare mağazanın aylık kirası 50 bin Dolar’dır. Marka İspanyol olsa bile ciroyu TL ile yapıyor. Sattığı ürünlerin fiyatları ortalama 80-100 TL arasındadır. Devamlı indirimde olduğu için bu fiyatların altında da ürünleri vardır. Bu gün için 180.000 TL’ye denk gelen kiranın, kur yükseldikçe nereye gideceği bellidir ama bu kiranın kaç günde toplanacağı hiç belli değildir. İşte bu belirsizlik de diğer önemli sebeplerden biridir.
Basit bir örnekle açıklayayım. Mango’nun Nişantaşı’nda boşalttığı 500 metrekare mağazanın aylık kirası 50 bin Dolar’dır. Marka İspanyol olsa bile ciroyu TL ile yapıyor. Sattığı ürünlerin fiyatları ortalama 80-100 TL arasındadır. Devamlı indirimde olduğu için bu fiyatların altında da ürünleri vardır. Bu gün için 180.000 TL’ye denk gelen kiranın, kur yükseldikçe nereye gideceği bellidir ama bu kiranın kaç günde toplanacağı hiç belli değildir. İşte bu belirsizlik de diğer önemli sebeplerden biridir.
- Bu yüksek kira giderlerine ilaveten, yerli rakiplerde olmayan gümrük vergileri de rekabeti zorlayan bir unsurdur.
- Hesap yapmayan rakip, yabancının en tedirgin olduğu konudur. Mıknatıs gibi verimsizliğin içine çekildiklerini hissediyorlar. Erken başlayan indirimler, bitmeyen kampanyalar kârlılıklarını azaltıyor.
- Ülkemizde bilhassa hazır giyim ve tekstil sektöründe hem zorlu bir pazar hem de güçlü yerli markalarımız vardır. Yani rekabet şartları zaten kolay değildir. Üstelik tüketici davranışlarıyla uyumlu ticari esneklik bizimkilere özgü başarılı bir özelliktir. Buna da adaptasyon kolay olmuyor.
- Gıda perakendecileri için durum zaten ortada. Onlar da ‘hard discount’ rekabetinden şikayetçiler. Sadece Migros, Carrefour, Tesco Kipa ve Real’den yabancılar çıkmadı, yerli zincirler içinde de kapanan ve el değiştiren birçok firma oldu. Yani perakendeciliğin her çeşidinde de sebepler farklılık gösteriyor.
- Elektronik perakendeciler yer tespitinde seçici olamamalarıyla, fazla stok taşımalarıyla ve inanılmaz kampanyalarla yabancıları devre dışı bıraktılar. Kendileri de kârsız kaldılar.
- Kendi ülkelerinde ‘tok satıcı’ durumunda olan yabancılara burada sıfırdan başlamak ve mücadele etmek zor geldi.
Elbette dünyanın her yerinde yabancıların terkettiği ülkeler var. Oralarda değişik zamanlarda ve bizdekinden farklı sebeplere rastlıyoruz. Ancak bizdekinin aynı döneme rast layan topyekun bir kaçış olduğunu da görmek gerekiyor. Küresel markalar yeni bir ülkeye girmeden önce çok detaylı analiz yaparlar. Ülkemize hiç gelmeyen onlarca markanın bu analizleri yapıp, gelmemeye karar verdiklerini biliyoruz. Kararları olumsuz etkileyen hususlar arasında ‘OHAL’in uzaması ve siyasi neden- lerle özel şirket yönetimlerine müdahale ihtimali’nin bulunduğunu da duyuyoruz. Nitekim bu bakış açısının farkında olan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi Nisan ayında; ‘Türkiye ilk fırsatta OHAL’den kurtulmalıdır’ demişti. Ülkemize gelenler ise yaptıkları analizlerin dışındaki sürprizlerle karşılaşmaktan şikayetçiler.”


Yorum Gönder