11.05.2015

Perakende Pazarlama Taktikleri



Şirketlerin Perakende Pazarlama Taktikleri konusunda müşterilerine sadece gerçekleri söylemeleri yeterli gelmiyor. Rekabet ortamında üreticiler veya hizmet satışı yapan firmalar kendilerini geliştiriyorlar. Firmaların birbirlerinden farkları gittikçe azalmakta.

Dolayısıyla ürünlerin kalitesi açısından azalan farkları tüketicilere veya daha geniş manada müşterilerine kendi ürün ve hizmetlerini tercih etmelerine ikna edebilmek için kendi ürünlerini öne çıkaracak başka hünerler bulmak Pazarlama veya İletişim becerilerine ihtiyaç duyulmaktadır. Birçok yerde pozitif mesajların verilmesi açısından çeşitli öğütler verme imkânım olmuştu.

 Örnek olarak bir havayolu şirketinin paralı hizmetlerini nasıl müşterilerine bu hizmetlerin aslında onlar için yapıldığını ve sanki başka yerde bulamayacakları fırsatlarmış gibi hissedilmesini sağlayan mesajlar vermekte.

 Başka bir örnek ise hatırlarsanız bir Ayçiçek yağı firması reklamda, yağlarının 2 defa rafine olduğunu söylemeleri, tüketicilerin aklında yer edinmişti. Burada yapılan aslında üretim aşamasında yapılan işlemi reklam dilinde anlatmaktı. Tabi her Ayçiçek yağının bu şekilde üretildiğini söylememişlerdi.

 Bir anda çok büyük taleplerle karşılaştıktan sonra rakiplerinin satışları da düşünce mahkeme kararı ile reklamları durdurmak zorunda kalmışlardı. Bir internet servis sağlayıcı firma ise mahkeme kararı ile telefon aboneliği zorunluluğunu kaldırınca pozitif bir mesaj olarak şu şekilde reklam verdi: “formalite yok, başka ihtiyaç yok, telefon zorunluluğu yok”. Bir zorunluluk halini çok güzel bir şekilde müşterileri için yapılan bir “fedakarlık” gibi gösterilmesi elbette büyük bir marifet. 

Danışmanlığını yaptığımız bir firmanın kasap bölümünde ise büyük yazılarla “İthal et satmıyoruz” afişi yerine önerdiğimiz ise “Etlerimiz %100 yerli besidir” ibaresi daha uygun olacağını belirtmiştik. 

Pozitif mesajlar yanlış bilgi değildir ancak tüketicilerin duygularına dokunabilmek için dil kullanımını zorlayıp, bir sanata dönüştüren ustalık işidir. Dikkat edip ters etki de yaratmamasına dikkat etmek lazım.

 Bugün gördüğüm pazarlamada pozitif iletişim örneğini ise takdir etmemek mümkün değil. Bildiğiniz gibi son birkaç senedir ülkemizde çiğ köfte dükkanları tabiri caiz ise “mantar gibi çoğaldı”. Ancak bu çiğ köftede et bulunmuyor, bunun da sebebi içinde et olması bakteri üremesi ve sağlıksız koşullarda muhafaza edilmesi halk sağlığına zarar verdiği. Aynı zamanda ürünün fiyatını da ancak bu şekilde düşük tutulabiliyor. Çiğ köfte hakkında bilgi sahibi olduğumu bilenler vardır, kendim de yaparım başkaları tarafından yapılanları da zevkle yerim. Benim gibi birçok kişi de çiğ köftenin kıymasız olmaması gerektiğine inanır, aksi halde “etsiz çiğ köfteye” denmesi gerekir diye düşünüyorum. Ancak deyimde olumsuz bir ifade oluşmakta. Resmini çektiğim dükkânın alt kısmında ise çok güzel bir iletişim örneği bulunmaktaydı. Eğer yukarıdaki resimde fark edemediyseniz bu resimde görebilirsiniz.


“Etsiz çiğ köfte” yerine “%100 bitkisel” denmesi olumsuz deyimin olumlu ifadeye nasıl dönüşmesi gerektiğinin en güzel örneklerinden biri olarak görüyorum. Gerçek anlamda iletişimin bir sanat olduğunu ve herkes tarafından başarılamayan bir konu olduğunu bir kez daha gördüm. Bu sloganı sloganı bulanı gönülden tebrik ediyorum. Umarım sizler de beğenmişsinizdir.

 Özcan Balioğlu

Yorum Gönder

Her Hakkı Saklıdır © 2014-2021 - Şartlar - İletişim - Hakkımızda