12.05.2017

Müşteri Safını Değiştiriyor



İndirim marketlerinin hızlı şubeleşmeleri, eve iyice yaklaşmaları, en ucuz raf fiyatlarını gerçekleştirmeleri ve azalan alım gücünün tüketiciyi zorunlu olarak tasarrufa yöneltmesi, alışveriş zemininin o tarafa kaydığını açıkça gösteriyor.

Zaten bunu farkeden bazı süpermarket zincirleri yeni bir konsepte geçiş yapmaya başladılar. Bu yeni modanın adı “Gross Market” rüzgarıdır.

“Toptan fiyatına perakende” kavramını ‘hard discount’un elinden almak hedeflenmektedir. Hemen bunun mümkün olmadığını söylemeliyim. Zira büyük perakendecilerin cirosunda yüzde 60 payı olan ilk 600 ürün, indirim marketlerinin ürün portföyünü teşkil etmektedir.

Ülkemiz perakende liginin ilk 2 sırasında ise toplam 31 milyar liralık cirolarıyla BİM ve A101 yer almaktadır. Bu büyük hacimleriyle, herhangi bir perakendeci onlar kadar düşük alış fiyatlarına ulaşamazlar. Giderlerinin düşüklüğü sebebiyle de diğerleri onlar kadar düşük brüt kâra razı olamazlar. Bu da en düşük raf fiyatı demektir.
Ipsos araştırmasına göre; 10 yıl önce 100 TL’lik hane tüketim ürünleri harcamasının 10 TL’si indirim marketlerinde gerçekleşirken, 2016 yılında 23 TL’si indirim marketlerinde gerçekleşmiştir. Benim tahminime göre 5 yıl içinde bu pay 35 TL’yi bulacaktır.

Enflasyondan ve yeni şubelerden arındırılmış birebir bazdaki reel büyüme artık iyice zorlaşmıştır. Aynı şubelerde müşteri eksilmesi yaşanmaktadır. Durum böyleyken; “artık verimliliğe odaklanacağız” söyleminin altı da boş kalmaktadır. Çünkü metrekare başına satış ve çalışan başına satış tutarı artmazken, giderler en az enflasyon kadar artıyorsa verimlilikten bahsedemeyiz.

İndirim marketlerinin fiyat rekabeti ağırlaştıkça; yüksek faaliyet giderlerinin tetiklediği brüt kâr marjının da yüksek kalması kârlılığı olumsuz etkileyecektir.

Dolayısıyla esas dikkate alınması gereken dikkatli büyümektir. Zira kim ne kadar büyürse büyüsün sahaya yansıyan tüketici tercihlerine bağlı olan pazar paylarıdır.

Ipsos’un, Kasım 2016’daki araştırması söylediklerimizi teyit ediyor zaten…

Ulusal indirim marketlerimizden BİM, A 101 ve Şok’un bu yılsonunda 20 bine yaklaşacak şube sayıları; tüketici ile komşuluğu artıracaktır. Evde en çok tüketilen ürünleri en ucuza alma imkanı varken, tüketicinin bunu görmezden gelmesini bekleyemeyiz değil mi ?

Hatta; toplu alım yapan Horeca kanalının bile bundan etkilenmemesi düşünülemez.
Malı ayağına getiren işletme yerine, dükkanı ayağına getiren işletmenin tercih edilmesi, hele fiyat avantajı da düşünülürse hiç de fena teklif sayılmaz.

Görüldüğü gibi yukardaki tabloda yer alan bütün formatlar ‘gıda perakendecileri ligi’ni oluşturmaktadır. “Biz süpermarket formatının lideriyiz” lafının altı boştur. Zira temel ürün kategorileri aynı olan bütün zincirler birbirlerinin rakibidirler. Bir tüketici yağı, çayı, şekeri, unu bu formatlardan birisini tercih ederek alır. Zaman içinde de ya marka tercihinden ya da düşük fiyat etkisinden, birinden diğerine geçişler yaşar.

Daha hızlı şubeleşme imkanı olan indirim marketlerinin şube sayısı arttıkça, pastadaki payı da yukarda izlendiği şekilde artacaktır. Elbette tahterevalli örneği diğerlerinin payı ise azalacaktır. O zaman göstermelik kulvarlar yaratmak yerine işin aslına odaklanalım.

Ercüment Tunçalp

Yorum Gönder

Her Hakkı Saklıdır © 2014-2021 - Şartlar - İletişim - Hakkımızda