Geçtiğimiz haftasonu Akasya AVM’yi gezerken Aeropostale mağazasının vitrinindeki yazı dikkatimi çekti. Vitrininde 30 Nisan tarihi itibarıyle mağazayı kapatacaklarını, bu nedenle yapılan indirimlere dikkat çekerlerken sadece Florya Akvaryum AVM’de tek mağaza olarak faaliyetine devam edeceği vurgusu yapılıyordu. Mağazada bir yandan alışveriş yaparken diğer yandan da çalışanlarla sohbet ediyordum. Aeropostale, Fiba Perakende tarafından ülkemize getirildi. Fiba Perakende bünyesinde GAP ve Marks&Spencer’de var. Aeropostale, ABD’de de sıkıntı yaşıyor, hisseleri değer kaybına uğruyormuş. Türkiye’yi terk etmesinin nedeni buradan kaynaklanıyormuş. Çalışanlar ise Marks&Spencer mağazasına kaydırılıyormuş.
Akasya AVM’de bulunan Hollanda’nın meşhur içgiyim markası Hunjemoller’de kepenk indirmişti. Penti, Yeni İnci, TEN ve Ayyıldız gibi sektörün önemli yerli oyuncularıyla rekabet edemeyince kararı kepenk indirmede buldu. Bir yandan kepenk indirip ülkemizi terk eden perakendeciler varken Türkiye’de yatırım yapmaya gelen markalarda mevcut. Under Armour, Mosafer, Aigner, Cole Haan, Miniso, Kiko Milano ve NYX Cosmetics, ülkemizde mağaza açan önemli yabancı perakende markalarından bazıları. Lafayette’de Emaar AVM’de mağaza açacak. Bu markaların ilerleyen aylarda çoğalacağına inanıyorum.
C&A: LCWaikiki ve De Facto ile rekabet edemedi. 2 büyük Türk markası C&A’yı adeta köşeye sıkıştırdı. C&A’da çareyi önemli rakibine mağazaları satmakta buldu.
Topshop, River İsland: Koton ile rekabet edemedi.
Baumax, Leroy Merlin, Conforama: Bauhaus, İKEA ve Türkiye’nin güçlü yerel oyuncusu Tekzen ile rekabet edemediler.
Darty, Electro World, EP Center: Vatan, Bimeks, Mediamarkt ile Arçelik, Vestel ve Bosch bayileriyle rekabet edemediler.
Douglas: Yerel kozmetik markaları ile rekabette zorlandılar. Watsons ve Gratis pazarı domine eden güçlü oyuncular.
Best Buy: Pazara yanlış şehirden giriş yaptı. İstanbul yerine İzmir’de mağaza açması, büyümesini ve gelişmesini engelledi.
Real: Pazara İstanbul’dan girmek yerine Ankara’da ilk mağazasını açmayı tercih etti. Daha sonra da İstanbul yerine Gaziantep ve diğer Anadolu illerinde mağazalar açtı. Yerel mağazalarla da rekabete dayanamadı.
Tesco: İzmir ve Ege bölgesinde güçlendi. Daha sonra Anadolu’ya yayıldı. İstanbul pazarına en son girdi ama güçlü mağazalarla İstanbul tüketicisine ulaşamadı. İstanbul’da önemli bir yerel zincir alamadı. Çareyi mağazaları Migros’a bırakarak Türkiye’den çekildi.
Dia: BİM ile rekabete dayanamadı. Biraz daha sabretmesi lazımdı ama havluyu sahneye erken attı.
Dergimizin yazarı Ercüment Tunçalp’te bu konuda gözlemlerini şöyle paylaşıyor: “Gelen markaların küresel anlamda şöhretleri tartışılmaz. Ancak bizim tüketici için bir şey ifade etmiyor. Gelenler de buna şaşırıyorlar. Oysa şaşıracak bir şey yok, yeni bir coğrafyada sıfırdan başlamayı hedeflemelidirler, bunu yapmıyorlar. ABD de ‘tok satıcı’ olan, burada daha farklı olmak zorundadır. Markaların çoğu bizim tüketici tarafından telaffuz edilemiyor. Mağazayı beğendi ve arkadaşına anlatacaksa bir türlü ifade edemiyor.
Bizim yerli perakendeciler mağaza matematiğine sadık kalmıyorlar ve uçuk fiyatlar uyguluyorlar. Onlar buna uyamıyorlar. Giyimde belli kalite standartları vardır. ABD ve AB şirketleri bunu önemsiyorlar. Bizimkiler ise önemsemiyorlar. Sadece ucuz fiyata ve modaya odaklanıp tek sezonluk üretim yaparlar. Gençlerin bizim gibi senelerce aynı gömleği, montu giymeyeceğini varsayarak yetersiz kalite seviyesini tercih ederler. Kısacası bizim coğrafyada ticaretin şekli başkadır, onlara uymadığı için mutlu olmaları mümkün değildir.”
Tunçalp, tespitlerinde de çok haklı.
Cengiz Çambel
Yorum Gönder